Koku almanın yaşamsal önemi

Bizi hayatta tutan, etrafımızda olan biteni anlamamıza yarayan 5 duyu organımız vardır. Bunlar hepimizin bildiği gibi işitme (kulaklarımız), görme (gözlerimiz), koklama (burnumuz), tat alma (dilimiz), dokunma (derimiz).  Pek çok insan için koku alma duyusunu kaybetmek, işitme ya da görme duyusunu kaybetmekten daha önemsiz görünür. Oysaki koku alma duyusunun azalması ya da kaybolması bizim için bir erken uyarı sistemimizin çalışmaması anlamına geliyor.

KOKU ALAMAMAYI HAFİFE ALMAYIN

Gerek havagazı gerekse doğal gazlar, evlerimize borularla gelmeden önce thiol adlı bir madde ile kokulandırılıyor. Bu maddenin çok düşük bir moleküler ağırlığı var. Bu nedenle hemen havaya karışabiliyor. Bu da bizim çok çabuk kokusunu almamızı sağlıyor. Bu sayede gazın ortamımıza karıştığı konusunda bilgi sahibi olabiliyoruz. Bu nedenle, herhangi bir gaz kaçağı durumuna önlem olması için, gazın içine thiol ilave ediliyor. Yani gaz kokusu aslında gazın kendisinde yok. Bizler sonradan güvenlik nedeniyle o kokuyu oraya iliştiriyoruz.

Bozulmuş bir yiyeceğin önce kokusu değişir. Buda bir erken uyarı sistemidir. Yanık kokusu da aynı şekilde

Özetle koku algımızın yaşamsal önemi hiç de azımsanamaz. Hele ki koku alma duyumuzun 24 saat çalıştığını düşünürsek. Koku alma duyusunun en önemli duyularımızdan biri olduğunu söyleyen Prof.Dr. İlkay Erdoğan  Orhan, “Beynimizin duygu, hafıza ve yaratıcılığı etkileyen kısmında yer alır. Koku alma duyusu 24 saat boyunca çalışır ve hiçbir zaman “kapatılamayan” tek duyudur. İnsanda koku duyusu, günlük duyguların yüzde 75’ini etkiler ve hafızada önemli bir rol oynar.” diyor.

Leave a comment